Ana Sayfa

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

Main Image

İstanbulda  yapılmakta olan seri otel yatırımları hakkındaki samimi fikrimi bundan önceki yazılarımda aktarmaya çalışmıştım, tekrar ve sadece 1-2 cümle ile özetlemek gerekirse, “plansız ve programsız yapılan otel yatırımları kısa ve orta vadede, sadece yılın belirli dönemlerinde doldurulabilen, genelde boş kalan, atıl yatırımlara dönüşecekler ve ortalama oda fiyatlarıda bu rekabet ortamına dayanamayıp dibe vurarak İstanbul otelciliğini de  Antalya otelciliğine dönüştürecektir.” Bu teoriden yola çıkarak yakın ve orta vadede olacak olanları tahmin etmek fazla zor olmasa gerek, sonuç olarak bence birçok yatırım, yatırımcısının istediği gibi geri dönmediği için el değiştirecek, karsız hale gelecek vs vs… peki bu çalkalanmanın sonunda neler olacak  ? işte bence İstanbul otelciliğinin geleceğini sorgulargen sorulması gereken en önemli soru budur.

Bu aşamaları ardımızda bıraktığımızda ayakta durabilen oteller ile duramayanları belirleyecek  önemli faktörler  ortaya çıkacak ;

  • Lokasyon
  • Marka
  • Sunulan imkanlar

ve belkide en önemlisi,

  • Hizmet kalitesi

Ben bu yazımda özellikle “Hizmet Kalitesi” üzerinde durmak istiyorum. Bu güne kadar “İstanbul bu nasıl olsa dolar” şiarı ile süregelen süreç kaçınılmaz olarak bittiğinde ve otelleri işletenler fark yaratmak zorunda kaldıklarında kimlerin daha iyi işletmeci olduğunu, kimlerin iç müşteri dediğimiz personeline ne kadar değer vererek kaliteli hizmet anlayışına yöneldiği  ortaya çıkacak ve bu da kimin piyasada kalacağını kimin silineceğini belirleyen faktörlerin başında gelecek.

Istanbulu yaşayan ve tanıyan herkesin bildiği gibi bazı oteller özellikle lokasyonlarından dolayı hemen hemen hiç doluluk problemi yaşamıyorlar, bunlara ilaveten bazıları da markanın gücünden dolayı hayli avantajlı bir durumdalar ancak hepimizin bildiği gibi kendi markası ile piyasada rekabete giren  kimi oteller ile özellikle kimi yabancı işletme şirketlerinden franchise almış olan oteller bu gelecek olan problemli dönemde hayli risk altındalar.

Bunun çeşitli nedenleri var ve tabiki bazı sorumlularıda olacak, öncelikle sadece çok para harcayarak otel inşaa edip personele dolayısıyla işletmeye önem vermeyen yatırımcılar ile franchise verdikten sonra otelin hemen hemen hiçbir şeyi ile ilgilenmeyen otel işletme şirketleri bu başarısızlığın baş sorumluları olacaklar.

Peki ne olacak ? Özellikle yatırımcıyı bekleyen bu kötü senaryodan öncelikle yatırımcının haberi varmı ? Böyle bir başarısızlık vukuu bulursa franchise vererek otel sayılarını artıran ama yatırımcıya tabela asmaktan başka bir katkısı olmayan işletme şirketleri bu zararın sorumluluğunun ne kadarını üstlenecekler ve acaba ellerini taşın altına koyacaklarmı ?  Yoksa “bizim sözleşmemizde bu kötü günler yok, cezayı sadece yatırımcı ödesin bizi ilgilendirmez” mi diyecekler ?

Bunlar ilk aklıma gelen ve açıkcası sektör için beni endişelendiren fikirler, ancak gerçek olan bir şey varsa o da bu kötü günler geldiğinde hazırlıklı olmak gerektiği. Bu dönemleri az zararla atlatmanın yollarından başlıcası ise personele verilecek önem, eğitim, ihtimam  ve bunun geri dönüşü olarak misafire yansıyan kaliteli, güleryüzlü, candan hizmet ve memnuniyet  olacaktır. Türkiyenin içinde bulunduğu durum ve hatta dünyanın içinde bulunduğu ekonomik daralma döneminde yatırımlarını işletmekten başka alternatifleri olmayan yatırımcılar için en geçerli yol iyi hizmeti vererek, limitli olan talebi kendi otellerine kazandırmak için çok çalışmalı ve en iyiyi gerçekleştirmelidirler.

Halinden, işinden, kazancından memnun ve oteli, patronunu benimsemiş bir personelin yaratabileceği artı değerler veya tam tersini hisseden personelin yaratacağı eksi değerler hiç te hafife alınmamalıdır. Son zamanlarda yatırımların çokluğundan ve yetişmiş personelin azlığından dolayı pozisyonlarının ehli olmayan, tabiri caizse “ceketi kendisine bol gelen” yöneticilere ve onların yönetemediği ve yetiştiremediği ekiplere çokca rastlamaktayız. Bu durum hem yatırımcının sektör insanına olan güvenini sarsmakta hemde gerekli maddi ve manevi geri dönüşü sağlayamamaktadır. Çok sık gördüğümüz bir gerçek ise yatırımcıların 40-50 milyon dolar harcayarak özenle yarattıkları otellerini yönetecek genel müdür alırken son derece komik ücretler ödemeye çalışarak kendileri ile çelişmeleridir. İşin diğer bir düşündürücü tarafıda Franchise veren şirketinde yatırımcıya sevimli görünmek uğruna bu konuya izin vermesi, onaylamacağı bir yöneticiyi onaylamasıdır.

Sonuç olarak sektörün ayakta kalması, kriz vb çeşitli bahaneler ileri sürmeyerek hizmet kalitesini arttırmak için gerekli yatırımları yapacak zihniyet ve cesareti olanlara bağlıdır, ayrıca, eğer herkes kendi hizmet kalitesinden emin olursa oda fiyatlarını düşürmek yerine yükseltmekte bir hayal değildir.

Başarı, öyle yada böyle bir fark yaratmayı becerebilenlerin olacaktır.