Ana Sayfa

Deveye sormuşlar boynun neden eğri diye...

Main Image

DEVEYE SORMUŞLAR BOYNUN NEDEN EĞRİ DİYE…..

Bu ayki yazımı biraz oradan, biraz buradan, meşhur bir  sanatçımızın dediği gibi “ortaya karışık” şeklinde yazmayı düşündüm. Bir sürü duyduğumuz, şahit olduğumuz, okuduğumuz tuhaf olaylar var ki bunların ancak birkaçı bir yazı eder diye düşündüm. Tabii konularımız  ağırlıklı olarak turizm ve İstanbul olmalı ama biraz da diğer acaipliklerden de bahsederiz ümidiyle başladım.

İlk olarak aklıma otel yatırımları geldi haliyle, efendim şimdi ülkemizde bir otel açma furyası var ya , bunun yanısıra bir kısım yabancı yatırımcının  (ağırlıklı olarak CİS ve Körfez ülkelerinden) Türkiye'de otel almak, işletmek vb yönlerde talepleri de ortaya çıkmaya başladı ya, gün geçmiyor ki eş dost arayarak; “satılık otel arayan bir tanıdığımız var” diye soruyor ve sonraki dialog çoğunlukla şu şekilde gelişiyor ; “Nerede otel arıyorlar ?” Cevap ; “İstanbul” … bekliyorsunuz başka kriter istiyorlar mı, başka bir soruları var mı vs diye, lakin bu kadar!! Ne aradaki vatandaş ne de sözde yatırımcının başka bir talebi yok !! Arkadaş, sigara almaya kalksanız kırk çeşidi var, mentollü, sade, filtreli, filtresiz, uzun, kısa, ince, kalın, gri, beyaz, kırmızı vs. vs. Üstelik sadece on tl, yani on tl lik sigara alırken kırk kriter, 20-30 milyon dolar ve üstü bir otel alacaksan sıfır kriter !!! Soruyorsun aracıya ne kadar bir bedel konuşuyoruz diye cevap gene bir enteresan “parada sorun yok” veya “bir limit yok” !! Ya vaktiniz bol ya hesap bilmiyorsunuz derler adama, bu nasıl bir hesapsızlık, nasıl bir gayriciddiyet ?

Bir aşama sonrasında aklıma gelen bir başka konu da işletme dönemi ile ilgili, bildiğiniz üzere otel inşaatına başlamadan önce otelin lokasyonuyla ilgili bir pazar araştırması ve  fizibilite raporu yapılır ki hem yatırımcı hem de işletici durumunu bilsin, ileriye dönük tahminler yaparken o rapordan feyz alsın, nakit akışını vs yi aşağı yukarı bilsin ve hatta belki o lokasyona  otel yapmamaya bile karar verebilsin. Ancak bizde durum genelde şu şekilde gelişiyor; buraya otel mi yapalım başka bir yatırımmı yapalım sorusu soruluyor ve bu rapor yapılıyor (eş dost,  tabii otel olmalı, oteller acaip para kazanıyor vb dolduruyorlar) rapor olumlu/olumsuz bitiyor ancak kaale alınmıyor, çünkü eş dost sayesinde yatırım kararı zaten alınmış, iş başlıyor geri dönüş istenilenin altında olunca mal sahibi işletmeciyi suçlamaya başlıyor, işletmeci otel müdürü ve satış müdürünü hırpalıyor, çeşitli değişiklikler, gittiler, geldilerden sonra  şöyle bir soru gündeme geliyor; “Pekiyi bu oteli niye buraya yaptınız” ? Sıkı durun % 90 verilen cevap, “çünkü arsamız buradaydı”!!  Eee peki nerde rapor, nerde araştırma, nerde çok bilen eş dost ?? 

Öteki yandan bir de hükümetin turizm ile ilgili yaptırımları, dayatmaları var. Turizm ile uğraşan, ekmek yiyenler, bir yandan dış güçlerden doğduğu varsayılan teröre karşı önlem almaya çalışıyor, Rusyadaki krize neredeyse biz çözüm bulmak için çareler üretme aşamasına geliyoruz, diğer yandan dünyada müslümanlara ve müslüman ülkelere karşı yükselişe geçen ırkçılık, karşıtlık ile mücadele ederken bir de içeride temcit pilavı gibi bitmeden tükenmeden önümüze sürülen alkol zamları, vergi artışları, otelcilik eğitimindeki zorlamalar, yaptırımlar, gereksiz yere verilen inşaat izinleri ile yok edilen doğal ortamlar, “birkaç çanak çömlek” diye adlandırılarak üstleri örtülen 8-9 bin yıllık geçmiş veya üzerine inatla göl yapılan dünyanın en büyük ve en değerli mozaik bölgesi vs vs . Pekiyi 2015 yılındaki ciro  hedefi 38 milyar dolar olan, milyonlarca kişiye istihdam sağlayan bu turizm sektörünün ve turizmcilerin suçu ne ? Bacasız sanayi olarak adlandırılıp yıllardır müthiş bir döviz girdisi yapmak dışında size ne gibi bir kötülük yaptılar ki bu derece zoruyorsunuz, zora koşuyorsunuz ? Turizmciler bu  çabalarından vazgeçseler doğacak olan 38 milyar dolarlık açığı neyle kapatmayı düşünüyorsunuz ? Satacak neyimiz kaldı ? Bu nasıl bir hesap bilmezlik nasıl bir yanılgıdır ?