Ana Sayfa

Kaldırım Mühendisi

Main Image

Bizim jenerasyondan olanlar yani şu anda ellilerinde olanlarla bizden büyükler gayet iyi hatırlayacaklar, çocukken birinin beceriksizliği ile alay etmek için bizlerin en çok kullandığı sıfat “Kaldırım Mühendisi” idi. Şu şekilde kullanırdık; “oğlum büyüyünce Kaldırım Mühendisimi olacaksın” veya “senden Kaldırım Mühendisi bile olmaz” vb. Karşımızdakini kızdırarak ne kadar beceriksiz, kabiliyetsiz, hatta tabiri caizse salak olduğunu ima etmenin bir yoluydu bizim için. Tabii ki birkaç zaman sonra böyle bir meslek olmadığını en azından mecazi değil de gerçek anlamı ile var olan mesleğin bu isimle anılmadığını öğrendik, haliyle büyümüştük ve bu alayları da unuttuk gitti.

Unuttuk ancak şahsen ben, bu şakasını yaptığımız konunun ne kadar ciddi olduğunu ve ucunun nerelere kadar gittiğini ancak bundan birkaç on sene önce fark ettim, anlamakta ne kadar  geç kaldığımı da kabul ve itiraf ediyorum.  Bu konuyu benim geç anlamam bir yana birçoklarımızın hiç anlayamamış olması bizim asıl sorunumuz diye düşünüyorum, evet sizler neden bahsettiğimi çoktan anladığınıza eminim; tabii ki şehirciliğimizin durumundan söz ediyorum.

Örneğin oteller ve/veya herkesin eleştiri okundaki AVM’ler ya da yeni yapılan ve yüksek yüksek gökdelenlerden oluşan A+ ofis alanlarımız ve bu yatırımlara milyon milyon dolarlar harcayan sayın yatırımcılarımız… Bir başka örnek de 2015 yılı için alınan turizm teşvik miktarı, yolda olan yatırımlar yani yine yeniden dolarlar dolarlar. İstanbul’da olduğu kadar Antalya ve hatta Türkiye’nin ikincil ve üçüncül şehirlerindeki otel yatırımları… Sizlerin de çok çok iyi bildiği gibi özellikle otellere yapılan  bu yatırımlar  otel satandartları konusunda Avrupa’daki tüm örneklerden kat kat üstün durumda, yani bizde yabancı markaların binbir naz ile ve  çok katı davranarak  istedikleri standartlara Avrupa’da neredeyse 7 yıldız alabilirsiniz. Demem o ki yatırımcılarımız ellerinden geleni artlarına koymuyorlar ve en iyisini yapıyorlar. Peki şehir planlamacıları, belediyeler, bakanlıklar ne yapıyorlar ? Milyon milyon dolarlar ile satılan bu alanların önünden geçen yolları gördünüz mü ? Örneğin Büyükdere Caddesine çıktınızmı, yanyana kaç Avm, otel, ofis var biliyormusunuz ? Büyükdere Caddesinin M2 fiyatlarını tahmin edebilir misiniz ? Fakat bu kadar pahalı ve popüler caddemiz gece 01.00 de dahil olmak üzere tüm gün tıkalı ve pislik içinde, en ufak bir bakım, onarım, iyiye götürmek için bir çaba, gayret yok. En meşhur yerlerimizden Nişantaşı ! Kaldırımdan yürüyemezsiniz delik deşik, tüm taşlar oynuyor yağmurda taşa basan yandı üstübaşı çamur oluyor; ne denetim ne tamir ne bir şey üstelik pislik içinde …

İstanbul ile ilgili de bir milyon örnek verebiliriz fazla uzağa gitmeyelim bu sene 3+4+4 toplam 11 gün kar yağdı ve bu kar yerde toplam 15 gün ya kaldı ya kalmadı, peki son kardan sonra  arabanızla işe giderken kaç çukura düştünüz ? Pekiyi  Avrupa’da hiç kar yağmıyor mu ? Örneğin İsviçre’de ya da İskandinav ülkelerinde kar yok mu ? Neden oralarda çukurlar oluşmuyor ? Acaba oralarda şehir planlamacıları, belediyeler, bakanlıklar vb kamu hizmeti yapanlar gerekeni  gerektiği gibimi yapıyorlar ? Acaba oralarda yol yapmanın, asfalt dökmenin, kaldırım tamir etmenin standartlarına riayet etmeyen firmalara neler yapılıyor veya buradakilere neden hiçbirşey yapılmıyor/yapılamıyor ? Ya en muhteşem şehircilik harikası olan Taksim Meydanına ne demeli ? Bu mudur yani üzerinde hiçbirşey olmayan 3. Sınıf ve şimdiden çatlaklar oluşmuş dandik betondan bir meydan !! bu  mudur yarattığınız harika meydan ?

Yatırımcı çuvalla para harcıyor, turizimciler çuvalla reklam parası harcıyor, sonra hep beraber düşünüyoruz acaba zengin turist neden bize gelmiyor diye, neden turist sayımız her sene yaklaşık 3 milyon artmasına rağmen kişi başına düşen harcama her sene neden azalıyor diye düşünüyoruz. Halbuki biz istiyoruz ki zengin turist gelsin, ama trafikten hiçbir yere gidemesin, arabadan inse suya yada kara batsın, yaz ise toza, dumana bulansın, inmese yoldaki çukurlara düşmekten bel fıtığı olsun ya da yaklaşık 40-50 cm yüksekliğindeki hız kesicilerde lubagosu azsın, İstanbul’un veya gittiği diğer bir şehrimizin ruhunu hissetmesine engel olmak için tüm otantik yerleri yerle bir edip tarihi dokusu yok  edilmiş mahalleler görsün yada herhangi bir sanat olayı örneğin bir show, konser vb bir aktivite bulamasın (çünkü o düzeye gösterek hiçbir gösterimiz yok ve kılıç kalkan zamanı da geçti)  vs vs kısaca bizler istiyoruz ki zengin turist gelsin ve parasıyla rezil olsun.

 Sonuç olarak geçen yazılarımda da zaman zaman belirttiğim gibi   yatırımcılarımız avuç dolusu para harcıyorlar ve hakikaten güzel yatırmlar yapıyorlar ama şehirlerden sorumlu olanlar onlara lojistik destek vermiyor, veremiyor… ve ben zamanında Kaldırım Mühendisi diyerek dalga geçtiğim için son derece üzülüyorum meğer ne kadar önemli, ne kadar doğru yapılması gereken bir işmiş.

Şimdiki sorumlular keşke biraz Kaldırım Mühendisi olabilseler de bizler de zengin turistimize kavuşmayı hayal edebilsek, çünkü aslında Türk yatırımcısı ve Turizimcisi  zengin turisti hak ediyor.